Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Nazlı GÜRAL - (Ziyaretci) 14.01.2010 23:25:56

BATI`NIN İSLAMİ KİMLİK TANIMLAMA ÇALIŞMALARINDAKİ PSİKOLOJİK TAKTİĞİ(2)

Burada aynı merkez bir tarafı kendi içinde muhalifleştirirken diğer tarafıda kendi çıkarları etrafında kullanmaya devam etmiştir. Yani iktidarda da muhalefette de var olan gücü kendi çıkarlarına hizmet ettirebilmiştir. İngilizlerin desteğinden habersiz bu VATAN HÜRRİYET aşıklarının sloganlarına aldanan bazı kimselerin, başkaldırdıkları Saltanat`la aynı dini duygu ve hassasiyetlere sahip olmaları bile, ne Saltanatın, içinde bulundukları gruptan ötürü bunları cezalandırmasını engelleyebilmiş nede o grup içinde hareket edenlerin gerçekten aldanmış olduklarının önüne geçebilmiştir. Buradaki ince oyun iki Dindar kesimi karşı karşıya getirirken, asıl muhalifleri iki kesimide ezip iktidarlaşmaya götürmüştür. (Said Nursi, 31 Mart İsyanı sonrasında tutuklandı, yargılandı suçsuz bulunarak serbest bırakıldı. Sultan II. Abdülhamit`e karşı çıktı, Selanik`ye İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri ile görüştü. Milli Mücadele`ye destek verdi, Ankara`ya giderek Mustafa Kemal Paşa ile görüştü.) İngilterenin egemenliği ve desteği altındaki bu muhalif güç, 1. Dünya Savaşında ise muazzam işlere imza atmıştır(Toktamış Ateş de Siyasal Tarih isimli geniş kapsamlı kitabında, bu konuya değinmektedir: "Babıali, Birinci Dünya Savaşı öncesi gelişmelerin ve kendini bekleyen tehlikelerin farkındaydı. Ve Abdülhamid`in başlattığı `denge politikası`ni İttihatçılar da sürdürüyorlardı. Avrupa`da savaş patlak verince, Babıali Londra`ya başvurmuş ve Boğazlar ve toprak bütünlüğü konusunda güvence verilirse, Almanya ile yapmış olduğu anlaşmaya rağmen, savaşa girmeyebileceğini bildirmişti. Ancak İngiltere bu öneriye ilgi duymadı. Zira, Rusya ile yaptığı gizli anlaşmalarla, Osmanlı topraklarının paylaşımını çoktan yapmıştı. Kısaca belirtmek gerekirse, Osmanlı savaşa girmese bile, eğer savaşı İngiltere-Rusya-Fransa kazansaydı, imparatorluk parçalanacaktı. Bu koşullar altında savaşa Almanya`nın yanında girmekten başka çare yoktu." [Sayfa 412]Tuğgeneral Ziya Yergök de, hatıralarında şöyle demektedir: "Boğazlar bizde idi. İngiliz ve Fransızlar İstanbul`u Ruslara verme sözü vermişti. Bunun için bizi ittifaklarına almıyor, isteklerimizi kabul etmiyorlardı. Açıkça anlaşılıyor ki, harbe girmesek bile İstanbul elden gidecek, ülkemiz parçalanacaktı. Artık doğal olarak Almanların tarafına geçmemiz gerekiyordu. Denize düşenin yılana sarılması gibi..." Sayfa 22, Enver Paşa`nın yaptığı şu konuşma, Birinci Dünya Savaşı`na niçin girdiğimizin en açık göstergesidir: "Bizi doğrudan doğruya boğazlamak isteyen Çarlık Rusyası ve İngilizlere karşı, yalnız hayatımızı bağışlamaya razı olan Almanlarla yan yana harp ettik.") . Muhalif gücün Saltanata hucumları, Halifeyi Tahtan İndirmeleri etrafında bir İslami söylem politikası geliştiren İngiltere, 1.Dünya savaşında kendisinin desteklediği muhalif gücü kendi sömürgesindeki diğer Müslümanlara Halifeye savaş açan ve Almanlarla işbirliği yapan hilafeti yıkmak isteyen taraf olarak göstermiştir. Halifeyi bu muhalif gücün tehlikesinden kurtarmak için savaşmaları gerektiğine inandırmıştır(İngilizler I. Dünya Harbinde Müslüman ülkeler halkını propaganda bombardımanına tutarak onları kandırmışlardı. Çanakkale Muharebeleri`nde savaşmak üzere sömürgelerden getirdikleri Müslüman askerler Almanlarla savaşmaya geldiklerini sanıyorlardı. Propagandaya göre Almanlar Osmanlı Müslüman halifesini esir almışlardı ve Hintli askerlerde halifeyi kurtaracaklardı. İngilizler bunun dinî bir borç olduğunu telkin etmişler ve inandırmışlardı. Yrd. Doç. Dr. Hamit Pehlivanlı ). Diğer taraftan, kendi desteğine sahip muhalif gücün ricasına rağmen, bu gücü itilaf devletlerine dahil etmemiş, mahsus kasıtlı bir şekilde Almanya tarafında göstermiştir. Kısacası Almanya ve İttihat adı altında geliştirdiği psikolojik harekatla, hem muhalefettekileri hemde Müslümanları (``... yabancı hatırı ve menfaati için harb-i din etmek istiyorsunuz. Bu muharebe mukaddes yani cihat değildir. Teessüf olunur ki İslâm karındaşlar birbirini Alman İmparatoru`nun uğruna. Almanya İmparatoru memnun olsun diye İslâm`ın İslâm`ı kesmesi nasıl tecviz edilebilir.` deniliyordu Yrd. Doç. Dr. Hamit Pehlivanlı ) kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmiştir. Nihayetinde savaş sonrasında, savaş öncesi bir takım gizli antlaşmaların neticesinde VATAN Hürriyet aşıklarının payıda kendilerine verilmek süretiyle İslam alemi tam anlamıyla geleceğinden yoksun bırakılarak, bir daha ebediyete kadar toparlanamamak gayesiyle yok edilmiştir.



İngiltere bugün hale güdümündeki Müslümanları kullanmak ve yönlendirmektedir. Şu an Dünya üzerindeki tüm İslami Hareketlerin Planları 18.yy İngiltere`de belirlenen İslami Anlayış Şekline Göre Düzenlenmiştir. (19. asırdan beri bu iki dünya görüşünü uzlaştırma ve bu iki tip insanı anlaştırma çabaları hep sonuçsuz kalmıştır. Cemalettin Afgani ve Muhammed Abduh`la başlayan, İslam dininin nass`larını yeniden yorumlama akımı, günümüzde de devam etmektedir. Buna örnek olarak Yaşar Nuri Öztürk ile bazı ilahiyat profesörlerini gösterebiliriz. Yeniden yorumlama eyleminde egemen olan yöntem, Batı`da halen mevcut olan ve ortaya çıkacak olan kavram ve pratikleri esas alıp bunlara, İslam`ın nass`larında meşruiyet bulmaktır. )Bunun ilk çalışmaları Medeniyetler İttifakı Olarak İsimlendirilmiş, bugünkü İslami Hareket Düşüncesinin liderleri o günkü toplantıda belirlenen anlayışların savunucularının İslami Hareket Tanımlamasına verdikleri anlamdan etkilenmişlerdir. Bu yanlış tanımlama çerçevesinde gelişen tüm olaylar (Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı, Türkiye`nin AB`ye alınmasını bir `asimilasyon` olarak nitelerken, Türkiye Başbakanı bunu `entegrasyon` olarak ifade etmiştir.), bu tanımlama içerisinde yapılan tüm eylemler o grupların veya derneklerin ötesine gidememekte, Dünya gelenine yayılabilecek bir yapıya bürünememekte olduğu gibi, hakiki manada Gerçek İslami Mücadelenin Önünü de tıkamaktadır. Çünkü tanımlama(`Batı karşıtsız İslami bir kimlik modeliyle`, modernleşme) İslami Ölçüler içerisinde değil, İngiltere çıkarlarına göre yapılmış bir tanımlamadır.

İngiltere`de görev yapan (İngiltere`de Din Devletten hem destek görür hem de parasal yardım-İmamlar devletten maaş alır) 136 İmam` (136 imamdan birisi ve şu anda İngiltere`ye gelen imamların denetlenmesi içi çalışan bir kurumun başında ) dan biri olan Masud Ahmada İngilteredeki Camilerin İmamlarının bazılarının Cami dolaplarında bomba bulundurduğunu, ve cemaattekilerden de ele geçirdiklerini İntihar Eylemcisine dönüştürebildiklerini söylüyor. Aynı zamanda İngiltere`nin İslama bakış açısının büyük bir hoşgörü içerisinde olduğunu lanse ederek, Müslümanların kendi ülkelerinden daha çok İngiltere gibi bir ülkede daha özgür, hak ve hürriyetler içerisinde yaşadığının siyasetini (Lordlar kamarasındaki 3 müslümandan birisi olan Baroness udin benim vatanım İngiltere burası, bangladeş değil diyor. Bu ülkede müslümanlar olarak her türlü düşünce özgürlüğüne sahip olduklarını kendi ülkelerinden bin kat daha rahat yaşadıklarını anlatıyor.) yapıyor. Geçmiş siyasetinde 1.Dünya Savaşında kullanmış olduğu söylemde ( ``Ey bizim gazi ve sevgili Türk kardeşlerimiz! Mısır ve Hindistan`daki İslâm kardeşlerinizin sözünü ve sesini işitiniz.Mısır`da İngiltere`nin taht-ı idaresinde bulunan Müslümanlarla rahat ve saadettedirler...) buydu. Böylelikle yayılmacı politikasını Kendi Vatanları Uğruna savaşmaya gerek duymayacak nesiller ile idame edebilmek. Bunun için onların ülkelerini yerle bir edip onlar için yaşanmaz kılmak, kendilerine sığınanlara ise rahat baskısız özgür ortam aldatmacası içinde Yeni Bir İslami Yapı, Bünye, Düşünce Tarzı ortaya koymak. Hristiyanlar veya Hristiyanlık Dostlarımızdır gibi. Batı yaşam ve ahlak tarzının İslami yaşam ve ahlak tarzı olabileceği gibi.



Bu düşünce Tarzının gelişmesi için, geliştirilen diğer psikolojik taktikte, bizden olanlarla veya bizden gibi görünenlerle bizleri psikolojik çerçevede etkisiz veya yönlendirilebilir kılmak. Ya varolan ile yada varolmak isteyeni kendi elleri ile oluşturarak geliştirdikleri hareketleri çıkarlarına hizmet ettirmek. Geçmişte bunu İngiltere, Thomas Edvard Lawrence ile gerçekleştirmişti (``Büyük Arabistan´´ hayali nasıl, Mekke şerifini büyülemişse; ``Arzı Mev`ut´´ hayali de İsrail oğullarına diz çöktürmüştü. İşte; kadınıyla erkeğiyle, çoluğuyla, çocuğuyla muazzam bir gizli ordu. Diyordu. O, yıllarca Hind`i, Çin`i, Afgan`ı birbirlerine kattı. Afganistan kıralı Emanullah Han` ın tahttan indirilmesiyle biten büyük isyan tamamen Thomas Edward Lawrence`in eseriydi.). Şeyh kıyafetiyle bol paralar sarf ederek, Müslüman kılığına girerek, saf Müslümanları ve Arapları Osmanlı aleyhine kışkırtmış, `` Din iman elden gidiyor, sizin en büyük düşmanınız Türklerdir ´´ diyerek, bir Müslüman kitleyi kullanmış kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmiştir. Yeni versiyonlar ise öteden beri içlerine yerleştirilmiş ve zamanı gelince liderlik makamında görebildiğimiz ama o an tespit edemediğimiz kendi adamlarıdır. Bunlar bizdendir fikri ile her sözünü emir telaki ettiğimiz kişilerdir ki, kim onlardandır kim değildir anlayabilmek için bunların bütününe işaret eden parçalarına bakmak yeterlidir. Çoğu İktidarlarla uyumlu hareket eder, veya kendilerinin benzeri olmayan fikirdekileri destekler. Bir çoğuda yaptırıma tabi olur. Anlıktır varlıkları (Aczmendi Tarikatı). Tarikat ve Cemaatteki yapılanmaları bu çerçeve içerisinde hapsedilmiş Müslümanlara hem kolay ulaşmak hemde empoze edilen psikoloji ile yön verebilmek adınadır. Hepsinin fikri ve mücadele şekli farklı olup birbirlerini hazmetmezler ve birbirlerini de kolaylıkla tekfir ederler. Aynı Allah`a ve Peygambere ve aynı amel şekillerine sahip oldukları halde anlaşamadıkları nedir anlaşılmamıştır. Veya varlık sebepleri neye hizmet içindir. Bunlar hala düşünülmüş ve sonuca bağlanmamış beklide ifade edilmekten çekilinen psikolojik harekatların İslam Ümmetini Kullanma yöntemleridir.


Nazlı GÜRAL


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.