BARIŞ MANÇO`YU UNUTMAYALIM
BARIŞ MANÇO`YU UNUTMAYALIM Bedrettin KELEŞTİMUR Mehmet Barış Manço (02 Ocak 1943- 01 Şubat 1999) doğumunun 81.nci yılında rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyoruz. Birlikte hatıralarını paylaşmak isterim. Öyle inanıyorum ki, eserleri daha yakından bilindikçe onun şahsında sanatı seveceğiz... Sanatın estetiğine, inceliğine, güzelliğine ve çağrısına hamiyetli bir gözle bakacağız. Barış Manço anlatılırken, "Sanatçı, aranjör, şarkıcı, besteci, söz yazarı, televizyon program yapımcısı, sunucu, köşe yazarı ve bu milletin kültür elçisi..." olarak taçlandırılır. Türkiye`de eserleri, "Arapça, Bulgarca, Felemenkçe, Almanca, Fransızca, İbranice, İngilizce, Japonca, Yunanca vesaire yorumlanan..." yegâne sanatçımızdır. Barış Manço yaşasaydı, "Gazzeli Çocukları..." insanlık âlemine en dokunaklı bir dille yorumlardı... O yorumlarda, `çok güçlü çağrıları olacağı...` inancına sahibim! Özelinde bir ideal insan, "Barış Manço`yu özlüyoruz!" O idealleriyle yaşadı. Her eserinde, `bu milleti solukladı` Bu milleti değerlerini akıl ve ferasetle bir kilim deseni misali işledi! Sanat dünyamızda, zenginliğimize zenginlik kattı... Yaşadığı dönemde, "7`den 70`e musikiyi sevdirdi!" Sevdirmesini bildi! O sevgiyi cihanşümul bir anlayışla 5 kıtaya büyük bir vakarla taşıdı... Barış Manço belki de hayatının en verimli döneminde 56 yaşında aramızdan ayrılacaklardı Bir sanat yıldızının kayması ne demek? O kadar zor ki, ne diyelim; "sözün bittiği yerde..." Sabrı, tahammülü ve mütevazı kişiliği ile sanatı daha da güzelleştirdi/ sevdirdi/ verimli ve üretken hale getirdi. Mekânı cennet olsun (âmin) Barış Manço, soğuk bir kış/ veya `savaş ortamında` 2 Ocak 1943 yılında, dünyaya geldi... 11. Dünya Savaşı`nın en çetin yıllarıydı! İnsanların birbirlerini boğazladığı, Şehirlerin yerle bir edildiği yıllardı! Anne ve Babası o yıllarda, evlatlarına insanlığın özlemini çektiği "Barış" ismini verdiler! Her zaman için/ veya her ortamda en sevdiğimiz kavramdır; "Sulh ve Barış..." Sulh ve sükûn, Barış ve huzur, güven ve emniyet, hak ve hukuk insanlığın hayata sarılmasını da sağlar. Barış Manço, hazırladığı Televizyon programlarıyla, ülkeleri dolaşacak, 5 kıtada, Türkiye`yi anlatacaktı... O sebepledir ki, kendileri haklı olarak asrın "Barış Çelebi"si olacaktı! 200`ün üzerinde bestesinde; halkın, `sözlü dili` olacaktı! İnsanımızın gönül dünyasına gireceklerdi. Yazımızda da ifade ettiğimiz gibi eserleri günümüzde, "Arapça, Almanca, Fransızca, İngilizce, Japonca vesaire" farklı dillerde de sevilerek yorumlanan bir sanatçımız! İçimizde, günümüzde, `kıtalar dolaşan engin ufuklu sanatçılarımızın sayılarının artması...` elbette en büyük dileğimizdir. Bazı sorulara cevap istemem/ sadece üzerinde birlikte düşünelim! Barış Manço`nun doğumunun ise, "81. Yılındayız..." Bu, usta sanatçıyı daha yakından tanımak için, özellikle `onun eserlerini` yorumlayarak Ve de, `aldığı ödülleri` değerlendirmeliyiz! 1987 yılında, `Belçika` hükümeti tarafından; "Türk Kültür Elçisi" unvanı veriliyor! Ülkesini dışarıda, en iyi şekilde temsil ediyor! Bu milleti dışarıda en iyi şekilde temsil etme gayreti ve heyecanını yaşayan/ bizlere de yaşatan bir sanatçıydı. 1991 yılında, "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı" Ödülü! Bu ödül, benim kanaatime göre de, en onurlu bir ödüldür. Gerçekten de, `hak edilen` bir ödül... 1991 yılında, Japonya Şoka Üniversitesi, "Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü "nü veriyordu! Bu ödül, Türkiye`yi, "temsil" ödülüdür! Barış Manço`ya, Türkiye`nin önde gelen Üniversitelerinden, Hacettepe Üniversitesi; "Sanatta Onursal Doktora" Unvanını veriyordu! Buna bizler, `akademik kariyer ödülü` de diyebiliriz! Fırat Üniversitesi o yıllarda böyle bir ödülü niye vermediler? Veya Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti, sanatın zirvesinde olan şahsiyete ödül verebilirdi. Rahmetli Cüneyt Arkın`a, F.H.G.C olarak verilen ödül artık tarihe bir vesika olarak düşmüştür. Barış Manço, sanat hayatında başarıdan başarılara koşacaklar. Batı Dünyasında da, kendilerini kabul ettireceklerdi. 1992 yılında, "Fransız Edebiyat ve Sanat Şövalyesi" ödülünü alacaktır! Kocaeli Üniversitesinin 1994 tarihinde verdiği ödül anlamlıdır; "Türkiye`yi çalışmalarıyla dünyaya tanıttığı..." sebebiyle, "Barış Diploması" Ödülü... Ve Denizli Pamukkale Üniversitesi, "Çocuk Eğitimi Alanında Onursal Doktora" Unvanı... O unvan, "Barışa..." ne kadar da yakışıyor! Barış Manço, ilim dünyasıyla da bütünleşen bir deha sanatçı olarak karşımıza çıkıyorlar. 1995 yılına, Japonya Min-On Vakfı tarafından; "Yüksek Şeref Madalyası" ödülünü alacaktır! Ve bir anlamlı ödülde, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı`ndan; "Türkmen Vatandaşlığı" Unvanı... Gönül dünyamıza uzanan bir sanatçı yüreği her zaman için alkışlanır. Belki de, en güzel ödül kimlerindir; "çocuklarımızın..." O`na ve Sanatına Besledikleri, "Sevgi ve Muhabbet Ödülüdür..."
TRT`de daha yakından tanımıştık, Barış`ı... "Adam Olacak Çocuk" programlarıyla! Eserlerinin her biri, "Anadolu" kokar! Halktan nağmelerdir! "Sakla Samanı Gelir Zamanı... "Sözüm Meclisten Dışarı... "Estağfurullah... Ne haddimize! "Darısı Başınıza... "Müsaadenizle Çocuklar... "Kağızman... "Bolu Dağları... "İşte Hendek, İşte Deve... "Dağlar Dağlar... "İnce İnce Kar Yağar... "Nenni Bebek/ Çıt Çıt Çedene... "Dut Ağacı... "Ağlama Değmez Hayat... "Gül Pembe... 1988 yılının Ekim Ayıdır... TRT`de, `Çocuk ve Aileye...` Yönelik "7`den 77`ye" Dikkatle izlediğimiz ve `gönülden alkışladığımız` programlardı! "Ekvatordan Kutuplara" isimli programla; 100`den fazla yöreye gidecek; 600 bin km yol kat edecekti! O yollar, ekranlarda; paydaşları bizlerdik! Akademik çevreler, Barış Manço`nun eserleri için, "Âşıklık Geleneğinin Çağdaş Temsilcisi..." Bu görüşe tamamen katılıyorum; O`nun eserlerinde, üslubunda, kullandığı dilde, "Halkın kendisi..." öz varlığı yer alıyordu! Unutmadık seni... İçimizde ki, "Barış"sın! Bu milletin yaşayan, `Sesi`sin! "Adam Olacak" Çocukların `Sevgilisi` Yıllar geçti, hala hafızalarda... Hala sevgiyle ve muhabbetle eserlerini dinlemekteyiz. Ve büyük bir haz alıyoruz. Ruhun Şad, Mekânın Cennet Olsun... (âmin)
|