AKADEMİK BİR DİYALOG
AKADEMİK BİR DİYALOG
(Arşivden bir hatıra)
- Abi be!
- Efendim?
- Master derecemi aldım.
- Güzel… Hayırlı olsun.
- Teşekkür ederim de… Şimdi ne olacak?
- Doktoraya başlayacaksın abiciğim.
- Sonra ne olacak?
- Doktor (Dr.) olacaksın, yani uzman, abiciğim.
- Peki, ondan sonra?
- Yardımcı Doçent Doktor olacaksın.
- Sonra?
- Doçent Dr…
- Daha sonra?
- Profesör Dr…
- Peki, profesör olduktan sonra ne olacak?
- Yönetimle aran iyi ise, belki de Dekan olursun.
- Hadi o da oldu diyelim, sonra?
- Yine yönetimle aran iyi ise, bir üniversiteye Rektör olursun.
- Sonra?
- Beğenildiysen bir daha Rektör olarak atanırsın.
- O da tamam, diyelim.
- Sonra?
- Biraz zor ama YÖK Başkanı olursun.
- Sonra?
- Yol böyle gidiyor.
- Sonra?
- Rahatlayacaksın.
- Nasıl yani?
- İlim-filim biteli çok zaman geçecek ve biz, TRT Radyosunun 13.00 Ajansını bekleyeceğiz.
- Niye?
- Mevzuat gereğidir, Profesörler ölünce, ölüm haberini radyo haber bültenlerinde ilan etmek gerekiyor da…
- Haaaa…
- Yani ilim-bilim bitince, ‘Tahtalı Köy’e yolculuk olacak, öyle mi?
- Evet, kural öyle… Sıradan vatandaşın öldüğünü hiç kimse bilmeyecek ama profesörlere ‘torpil’ yapıldığı için, el âlem-herkes, onun dünya değiştirdiğini öğrenecek…
- Sonra?
- Seni sağlığında tanıyan ve tanımayanların bir kısmı, arkandan dua edecek ve Fatiha okuyacak; bir kısmı da lânet okuyarak, beddua edecek… Bazıları ‘oh olsun, geberdi gitti leş yığını pzevenk… Orada da b.kunu ye bakalım’ derken, bir kısmı da ‘iyi insandı, Rabb’im rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun. Dünyadan bir güzel insan daha geçti’ diyecek… Bazıları dünya haklarını helâl ederken, bir kısmı da içlerinden, sessizce, ‘ötelerde hakkımı senden alacağım, unutma’, diyecekler.
- Peki, bu son olayın oluşundan benim haberim olacak mı?
- Onu ben bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, arkandan ‘ışıklar içinde uyusun’ diyenler ve ‘alkışlarla tempo tutanlar’ olursa, zahiren orada işin zor…
- Allah u Ekber…
|