15 TEMMUZ DARBE TEŞEBBÜSÜ ÜZERİNE
15 TEMMUZ DARBE TEŞEBBÜSÜ ÜZERİNE
-Rıza MÜFTÜOĞLU-
15 Temmuz 2016 gecesi başlayan darbe teşebbüsünün başarıya ulaşamaması ülkemiz açısından çok hayati bir öneme haizdir. Öncelikle bunu belirtmek gerekir.
Anladığımız kadarıyla eğer bu darbe başarılı olmuş olsaydı yıllardır kapanmayacak büyük yaralar açılmış olacak ve ülkemiz kimbilir hangi yörüngelerde yuvarlanıp gidecekti.
Hepimize geçmiş olsun. Allah Türk Milletine bir daha böyle günler yaşatmasın.
Bu olay üzerinde çok şey söylemek ve anlatmak mümkün.
Zaten herkes günlerdir her mekanda bu olayı konuşmaktadır. Komplo teorileri, ne kadar bilgi sahibi olunduğunu anlatmak için anlatılan uyduruk senaryolar vs.vs. Uzun bir süre de bu olay doğru veya yanlış yaklaşımlarla konuşulacaktır.
Ama benim üzerinde durmak istediğim bu ``müsibet´´ten nasıl ders alacağımız ve nelerin yapılması gerektiği hususudur.
Batılı ülkelerde olduğu gibi sağlam bir demokrasiye kavuşmamız bundan böyle iktidarın ve muhalefetin yapması ya da yapmaması gereken şeylere bağlıdır.
İktidar, bu güne kadar yürütmüş olduğu siyaseti gözden geçirmeli ve bütünleştirirci, hukukun üstünlüğünü esas alıcı, Anayasaya saygılı ve partizanlıktan uzak bir siyaseti uygulamaya koymalıdır.
Tutuklamaları, yargılamaları, işten çıkarmaları sertlikten ve zulümden uzak bir şekilde yapmalı, adaleti esas almalıdır. İdare edenin haklı da olsa intikam duygusu ile hareket etme hakkı yoktur.
Türk tarihinde ve Türk Devlet geleneğinde ``halkına karşı intikam´´ olayı bulunmamaktadır. Biz düşmanla savaşta bile hakkaniyeti esas alan bir milletiz.
İktidarın, bütün siyasilerin ve halkın büyük bir çoğunluğunun darbeye karşı çıkışını oya tahvil etme gibi bir hesabı olmamalıdır.
Başkanlık sistemi tartışmalarına ve bu yöndeki çalışmalarına bir süre ara vermelidir.
İktidar, muhalefetin tekliflerine sağduyu ile yaklaşmalı, iktidarda olanların yıllardır uyguladığı ``Muhalefetin her teklifine hayır deme´´ alışkanlığına son verilmelidir.
Muhalefet de, iktidarın her icraatına peşinen hayır deyip tenkit etme ve kötüleme alışkanlığına son vermelidir.
Muhalefet, çoğunluğu iktidar yanlıların oluşturduğu ``Demokrasi nöbetleri´´ ne alternatif mitingler yapma düşüncesinden vaz geçmelidir.
Özetle, iktidar da, muhalefet de bu darbe teşebbüsü üzerinde çok iyi düşünmelidir.
Geleceği birlikte düşünmeli ve gerekenleri yapmalıyız.
Türkiye de ihtilaller ve darbe teşebbüsleri ilk defa olmamıştır.
Osmanlı döneminde Yeniçerilerin tahttan padişah indirip, padişah tayin etme alışkanlığı Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.
Herşeyi dışarıya bağlamak alışkanlığımızdan da vaz geçmeliyiz. Biz dışarıya fırsat vermezsek, dışarısı nasıl etkili olacak ki?
Devlet kurumlarımız oturursa, her bakanlığın ve bağlı kururluşların kuruluş kanunları yeniden gözden geçirilir ve ilkelere prensiplere bağlanırsa, Devlet , kuruluş ve işleyiş amacına uygun yönetilir, partizanlıktan uzak kılınırsa, adaletle yönetilirse hangi yabancı güç , hangi yerli güce destek verip başarılı olabilir?
Devlete eleman alınırken, devletin amacına uygun eleman seçer, ``torpil´´ i ve adaletsizliği bir kenara bırakırsak kim kime ihanet edebilir ki?
Oy hesabı ile bazı şeyleri göz ardı etmek yanlışını bir daha tekrar etmemeliyiz.
Herkes elindeki gücü kötüye kullanırsa o ülkede huzur olmaz.
Elinde silahı olan kötüye kullanmayacak, elinde mührü olan da adaletle o mührü kullanacak.
Ben, 12 Eylülde C-5 işkencehanesinden ve Mamak cehenneminden geçen biriyim. Bir daha ihtilal istemiyorum. Çocuklarımıza ve torunlarımıza demokrasinin, adaletli yönetimlerin hüküm sürdüğü güzel bir ülke bırakalım istiyorum.
Bunun tek yolu da, iktidarın ve muhalefetin Ülke menfaatini herşeyin üstünde tutması, parti hesaplarını sonraya bırakmasıdır.
Darbe teşebbüsüne karşı olmada müşterek hareket eden siyasilerimizin geleceğin ve demokrasinin inşaasında da müşterek hareket etmeleri şarttır.
Bu yapılmazsa darbe tehlikesi hiçbir zaman geçmeyecektir.
|
