Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10211
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2292) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 29.07.2018 16:17:53

``AN´´ın oltasına gelmek

``AN´´ın oltasına gelmek
``An´´ı yaşamak yani ``carpe diem´´ son yılların en prim yapmış trendlerinden. Abartılınca imhacı bir dünya görüşüne dönüşen bu anlayış, insanın içinde bulunduğu zaman dilimini en yüksek verimle geçirmesini temel alır. ``An´´ın oltasına gelmek ise ``An´´ı yaşamanın sinematografik kullanımını ifade etmektedir. Özellikle pornografi başta olmak üzere reklam ve film sektörü fragmanları, ``an´´ algımızı bozar ve onu ``geniş zamanlı´´ algı haline evirir. Bu algı bozulmasıyla, reklam edilen ``an´´ın istediği performansı yakalamak için başta uyuşturucu olmak üzere doğal veya sentetik ``güç artırıcılar´´ kullanımı zorunluluk olarak benimsetilir. ``An´´ın oltasına gelmek işte budur. Onun oltasına yakalanınca, ``an´´ sizin geminiz olacağına siz ``an´´ın gemisi olursunuz. Bu nokta, ``an´´ı yaşamak endüstrisine başta paranız olmak üzere her şeyi kaptırdığınızı gösterir.
Artık hayatı değil ``an´´ları yaşamaya başlamışızdır. Bu; hayatın, aklın, fikrin ve dünyanın ``doğal´´ akışının deforme olması demektir. Doğallık bozulup sentetik bir ``durum´´ doğalın yerini alınca tüm kültür silsilesi, yani insanın üretimi olan tüm her şey karmaşıklaşır. Bu kaos, yaşamın tüm dinamiklerini yapaylaştırır. ``An´´ı yaşamak için alınan güç artırıcı tüm sentetik ve doğal uyuşturucuların bağımlısı olarak kurgusal bir dünyada ``yaşamaya´´ yani aslında ölmeye başlarız. Sentetik dünyamız sentetik insanlığımızı üretir. Telefonun bir tuşu ile havale ettiğimiz ``hayırlar´´ ile hayata ve insana dokunmadan en büyük erdem mücadelecisi oluruz. Vicdanımız telefon tuşu marifeti ile temizlenmiştir. Tekrar ``an´´ı yaşamamamızın önünde artık hiç bir engel yoktur.
``An´´ı yaşayanlar sadece hazcı kitleler değildir. Facebook, Twitter, Instagram ve sair sanal ortamlarda da ``an´´ı yaşarız. Cazibesine kapıldığımız bir sözü, bir fikri, bir resmi anında paylaşırız. Çünkü ``an´´ın esiri olmuşuzdur artık. Bu esaret çok boyutludur ve giderek gerçeklerden koptuğumuz için bir türlü hayatın sadedine gelemeyiz. Çünkü ``an´´ın oltasına gelmişizdir bir kere. Özellikle Hollywood bu ``an´´ olgusunu gerçekten olağanüstü bir beceri ile kullanır, geçmişi bir anda siler ve istediği ``an´´ı başlangıç noktası yapar.
Aslında bütün bu anlatılanlar dün de vardı. Fakat bunları sistemli hale getirip kullanmak emperyal bir ``akıl´´ gerektirir. Bu emperyal akıl, entelektüel bir birikimi, doğal bir ürünü, haz, güç, iktidar, para gibi mayalar ile mayalayarak ürünün niteliğini ve kullanım şekillerini değiştirir. Bu değiştirmeler, doğal olanı, giderek doğal olmaktan çıkarmak zorundadır. Çünkü sentetik enerjilerle arzulanan ve dayatılan ``hayatı´´ yaşamak ancak böyle mümkündür.
``İşte tam o anda´´ dediğimizde önceyi sileriz, silinir. Dolayısıyla pornografide gösterilen ``an´´lık performansı yakalamak ile hayatta hayal ettiğimiz hedefi yakalamak için artık yine sentetik yollara başvururuz. İşte bu nokta Hasan Sabbah`ın devreye girdiği noktadadır. Çünkü o da müritlerini ``an´´lık görüntülerle avlar ve kendine bağlardı. Enstantane, yani bir anın görüntüsü, bir resim, gerçekten binlerce sayfanın yerini alabilir. Çünkü ``an´´ın vuruculuğu ve gücü devreye girmiştir.
İşte bu sebeple kadim bilgeler ve kadim bilgiler, topu önce göğüste yumuşatmayı hayatın temeline, öğretinin sıfır noktasına koyarlar ki ``an´´ın esiri olmayalım. ``An´´ın esiri olmamak için öncelikle bütünü ve büyük resmi daima göz önünde tutmak gerekir. ``An´´ın esiri olursak her şey bir anda olup biter gibi gelir bizlere. Oysa her şey yavaş yavaş oluşur. Fakat son nokta konulunca ``hız´´lanan bir dünyada olduğumuzu düşünürüz.
Sonuç olarak ``an´´, aklı ve sağduyuyu, fikri ve büyük resmi bizden kaçırır. An söz konusu ise zihne yönelik bir operasyon var demektir. Bir ``an´´ önümüze getiriliyorsa, o anın dışındaki zamanlar bizden saklanıyordur. ``An´´ın oltasına gelmektense ağır olmanın erdemine teslim olmak evladır.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.