ANAYASA FANATİZMİ
ANAYASA FANATİZMİ Mustafa Nevruz SINACI Son elli yıl içinde Anayasa konusunda yaşanan istikrarsızlık, itaatsizlik ve kararsızlık, cidden kaygı verici; Türk milletinin ``milli hedef ve ideali´´ olan ``muasır medeniyete ulaşma ve seviyeyi de aşma´´ düşüncesini zaafa uğratmaktadır. Dolayısıyla 1961 dâhil olmak üzere; anayasa üzerinde sürekli tadilat, tamirat ve tahkimat yapılması ülkemize zarar vermiştir. Bu konuda bir yazar ``anayasa yobazlığı´´ söylemini kullanıyor. Ele aldığı ve işlediği argüman aynı. Prof. Mümtaz Soysal`ın da ``Anayasa`lar´´ ile ilgili bir mütalâası var!.. 12 Mart 1971 muhtırasının ardından 1961 Anayasası`yla getirilen bazı özgürlüklerin budanması üzerine, ``Anayasanın Anlamı´´ isimli kir kitap yazan Mümtaz Soysal; kitabında Türkiye`nin on yıllık değişimini şöyle yorumlamış: ``1961`de anayasa yoluyla toplum değiştirmenin, toplumda istenen dengeleri anayasa yoluyla kurmanın mümkün olduğu sanılmış, 1971`de de, tam tersine, toplumda hiçbir şeyin değişmemesini, toplumun yeni burjuvazice istenen yerde durmasını sağlamak için anayasa değişikliklerine başvurulmuştur. Nasıl, 1961`den sonraki on yıllık dönem toplum yapısını, &8216;anayasa mühendisliği` yoluyla değiştirmenin olanaksızlığını göstermişse, 1973 sonrası da tutucularca Anayasa`yı değiştirirken girişilen &8216;statik hesapları`nın toplum dinamiği karşısında çöküşünü gösterecektir. Anayasayı anlamak ve anayasanın anlamını sezmek demek, onun kurallarında ve kurumlarında yalnızca yerleşik düzenin ve durgunluğun sınırlarını görmek demek değildir. Anayasayı anlamak, onu bütün ileriye doğru sıçrayışların tek başlangıç noktası saymak anlamına da gelmez. Bundan sonra, anayasaya daha ölçülü bir anlam vermek ve her iki yönde de bir çeşit, &8216;anayasa yobazlığı`ndan kaçınmak gerekiyor. Anayasayı her türlü kutsallıktan sıyırıp geçmişten geleceğe doğru gidişin belli bir noktasında oluşturulmuş bir kurallar bütünü olarak görmek daha doğru. 27 Mayıs 1960 sonrasındaki yaklaşımdan artık ayrılmak ve anayasanın üzerine kaldıramayacağı yükleri koymaktan kaçınmak gerekiyor.´´ Cumhuriyet tarihinin ilk kalkışması 27 Mayıs ve müteakiben onar yıl arayla yaşadığı darbe süreçleri, 1961 Anayasası üzerinde yapılan 1971 ve 1973 değişikliklerini de sağlıklı, kalıcı ve uzun ömürlü kılmadı. Bazı sözde hukukçular tarafından ``adalet ahlâkı ve hukuk biliminin ebedi utancı´´ olacak bir biçim ve yaklaşımla ``meşruiyet fetvası´´ verilen 1960 darbesi ve 1961 anayasası ülkemize huzur ve barış getirmedi. Tam tersine anarşi, kargaşa, hırsızlık, yolsuzluk ve milletin iliklerine kadar işleyen bir yozlaşma ve çürüme nedeni oldu. 12 Eylül 1980 darbesiyle 1961 Anayasası tarihin çöplüğüne atıldı. Özgürlüklere tepki olarak, 1982 Anayasası uygulamaya konuldu. Otuz yıl sonra Anayasa`nın 60`a yakın maddesi değiştikten sonra bile, 23 maddelik yeni paket nedeniyle ``kıyamet kopuyor!´´ Parlamentonun 1982 Anayasası üzerindeki tasarrufu, ``yargı bağımsızlığı´´ üzerinden önlenmeye çalışılıyor. Anayasa bir kez daha, ``kutsal metin´´ haline getiriliyor. Mümtaz Soysal`ın kırk yıl önce yakındığı ``anayasa yobazlığı´´ 2010 Türkiye`sinde karşımıza çıkıyor. Prof. Soysal`ın dikkat çektiği ``tutuculuk´´ 1960-70`li yıllarda muhafazakâr sağ partilerden kaynaklanırdı. Bugünkü CHP ve MHP`nin, 1980 öncesi AP`si gibi, daha sivil, özgürlükçü, demokratik bir anayasa önermesinde bulunmak yerine ``düzenin ileri karakolu´´ gibi hareket ederek mevcut sistemi savunmalarını anlamak kolay değildir. AKP`yi ``reformist´´ kılan da muhalefetin bu tutumudur. Muhalefet, anayasa değişikliğini, Silahlı Kuvvetlerden sonra yargının da kuşatılması, ``son kale´´nin de düşmesi şeklinde sununca, AKP`nin bir ``sivil anayasa´´ projesi olarak hayli eksik ve fazlasıyla eleştirilebilecek değişiklik paketi de abartılıyor. İngiltere`nin yazılı anayasası bile yok! Ecevit`in insanca ve hakça bir düzene yönelik dönüşümünü ak parti`ye bırakan genelde bu beceriksiz muhalefet, özelde CHP`dir!.. &8230;///&8230; Aman!.. Devlet sanayide bulunmaz, üretmez, ticaret yapmaz diyen; özelleştirme delisi ``yalancı, talancı, hırsız-yolsuz, soysuz koza, kripto, üçkâğıtçı, peşkeşçi bedhahlara´´ inanma, aldanma, kanma!.. Zira ``AB de devlet işletmelerinin ekonomideki ortalama payı 42; İsveç, Norveç ve Danimarka`da 61`dir.´´ (2009 bilimsel istatistik ve ansiklopedik veriler) (Ayrıca) BİL`Kİ!.. Türk İnsanı ``altın değerinde´´ nadirden bir cevher gibidir. Işığa tut bak; içinde AtaTürk, namuskârlık, doğruluk, dürüstlük, diğerkâmlık, sencilik, adalet ahlâkı, bilgelik ve olgunluk, onur-erdem, ilke yoksa!... Bil ki sahtedir. (2002, Mustafa Nevruz SINACI) Cumhuriyet fazilettir, erdemdir; Fazilet`i ahlaki`ye müstenit bir idare şeklidir. Cumhuriyet; Fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli; Seciyeli, seviyeli, yüksek ahlak ve kavi (sağlam) karakterli muhafızlar ister. (14.10.1925, Gazi Mustafa Kemal AtaTürk) Yeryüzü ve kâinatta; En hakiki mürşit İlim; en değerli varlık İnsan ve en büyük eser Kültür`dür. Kültür: İnsanlık, iyilik ve adalet adına ``doğrusal yönde´´ gelişen emeller, yükselen değerler ve bizatihi medeniyettir. (2001, İKO Söylevi, Mustafa Nevruz SINACI) Türk demek: Türk`çe düşünmek, Türk`çe konuşmak ve Türk`çe yaşamaktır. Ne mutlu Türk`üm diyene&8230; (Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk) İyi, namuslu, dürüst; onurlu, sorumlu ve &8216;gerçek demokrat` olan kazansın&8230; _______________________________________________________ e.POSTA : gercek.demokrat@hotmail.com WEB : http://mustafanevruzsinaci.blogspot.com, POSTA : PK, 118 [ 06 442 ] Yenişehir/ANKARA
|