Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10283
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (516) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Anayasal Düzen konuları
Üniter ve Laik devlet yapımız sasılıyor mu ? (14)
Yeni Anayasa çalışmalarının hedefi sizce nedir? (21)
Demokratik yapımız demokratik mi? Neler yapılmalıdır? (8)
Anayasa hakkında diğer konular (111)


Anayasal Düzen - Üniter ve Laik devlet yapımız sasılıyor mu ? konusu hakkında görüşler
Mustafa TURANCI - (Ziyaretci) 14.03.2008 14:16:59

EZBER BOZMAK

Ezber Bozmak



Mustafa Turancı - 12.03.2008

Türkiye son yıllarda bir garip ülke oldu. Memlekette birileri bir zamanlar Marksist, sosyalist ve solcu olduğunu söylerlerdi. Bunlar ABD emperyalizmine şiddetle karşıydılar. Fakat nedense bunların hiçbiri, özellikle İngiltere, Fransa, Almanya gibi Batı Avrupa ülkelerinin uyguladığı emperyalizme karşı mücadele ettiklerini söylemezlerdi. Türkiye`nin üstünde 12 Eylül silindiri keyfi olarak gezerken, ülkedeki sol takımın bazı önemli isimleri yurt dışına kaçmışlardı. Bunlar arasından Doğu Almanya`ya, Sovyetler Birliği`ne, Çekoslavakya`ya, Romanya`ya, Çin`e veya Vietnam`a gitmeyi düşünenler çıkmadı. Hapsi de Batı Avrupa ülkelerine gittiler. Gün geldi bunlar memlekete döndüler ve büyük bir dönüşüm yaşayarak, liberal hatta Atatürkçü bile oldular.
Türkiye`nin bir de dini bütün vatandaşları vardı. Bunlar kendi hallerinde olduklarını ve inandıklarını yaşamaktan başka bir düşünceleri bulunmadığını dile getirirlerdi. İşin garibi bu taife de Amerikan emperyalizmine, hatta İngiliz sömürüsüne bile karşı olduklarını anlatırlardı.
Türkiye garipliklerin yaşandığı bir ülke oldu demiştik, 2000`li yılların başında sol takım ile dini bütün olduklarını iddia eden gruplar el ele verdiler, kol kola girdiler. Öyle bir kucaklaştılar ki bunların sarmaş dolaş olmasını uzaktan görenler, seferberlikten dönen oğlunu hasretle kucaklayan ananın sevincine benzettiler. Şimdi soru şu: Bu takımları kucaklaştıran ülkü birliği, geleceği kurma arzusu ve güç nedir?
Bir kamu kuruluşu olan TRT`nin 1. kanalında 11. 03. 2008 Salı günü bir ezber bozuldu (!). Siyasi yelpazenin 180 derece iki zıt ucunda yıllardır yer alan yukarıda kısaca dile getirdiğimiz iki ayrı dünya görüşüne sahip gruplardan birine mensup olan Fetoşçu bir vatandaş, televizyonda ezberleri bozacağını iddia ediyordu. Kimin hangi ezberini bozdu, bilmemiz elbette mümkün değildir. Fakat kendisinin, ABD`de ezberinin bozulmuş olduğu da bilinen bir gerçektir. Türk milletinin televizyonunda, boynunda gazeteci-yazar yaftası asılı olan bir kişi, ulu orta konuştu. Milletin gözünün içine baka baka da ağzına geleni söyledi. Çünkü ona göre, nasıl olsa millet zaten hiçbir şey bilmiyor.
Bu şahıs, özet olarak şunları söyledi:
- Kuzey Irak`taki Kürt aşiretlerinin yüzde bilmem kaçı Türkiye`ye bağlanmak istiyor. Bunu Avrupadaki anlı şanlı bir araştırmacı bilimadamı tespit etti.
- Kerkük`te halk oylaması niye ertelendi, ABD, Türkiye olmadan bölgede hiçbir şey yapamayacağını anladı da ondan bu halk oylamasını ileri bir tarihe erteledi.
- Irak`ta artık ABD yok, Türkiye var.
- ABD mecbur kaldığı için PKK konusunda Türkiye`ye anlık istihbarat verdi.
- Kara harekâtının başlamasında da bitmesinde de ABD`nin hiçbir rolü yoktur. Bu harekât ABD`ye rağmen yapıldı.
- vs vs.

Birkaç yıl geriye gidelim. Günlerden bir gün Ankara`nın Kızılay bölgesinde öğleden sonraki bir saatte yolda yürürken bir patırtı kütürtü koptu. Bir vaveyla, bir bağırtı bir çağırtı ki sorma gitsin. Ne oluyor demeye kalmadı, başımızı patlamaların geldiği gökyüzüne doğru çevirdik ki bir de ne görelim, havai fişekler birbiri ardınca ve üstelik gün ışığında bir şeyleri kutluyor. Nihayet konu anlaşıldı ki Türkiye Avrupa Birliği`ne girmiş de onu kutluyormuşuz.
Dünyaca ünlü haltercimiz Naim Süleymanoğlu, Avustralya`daki bir uluslar arası yarışmada şampiyon olmuştu ve Türkiye`ye kaçırılmıştı. Naim Ankara`ya geldiğinde bir seçim otobüsünün üstünde halkı selamlayarak Atatürk Bulvarı`ndan geçmişti. O zaman bile gündüz gözüyle havai fişek patlatma gibi bir görgüsüzlük yaşanmamıştı.
Türkiye`nin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı 17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği meydan savaşını kazanmıştı. Peki, o tarihte imzalanan belge neyi öngörüyordu, kısaca birkaç maddesini arz edelim.
1. Türk milletinin, AB`nin sömürgeci yasalarına uygun bir hukuki düşünce yapısına alıştırılması.
2. Üye ülkeler arasında bir sınır anlaşmazlığı çıkması halinde Avrupa Mahkemesi`nin hakem olarak tanınacağının kabul edilmesi.
3. Türkiye`deki azınlıklara kültürel ve siyasi hakların verilmesi.
4. Komşu ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların görüşmeler yoluyla çözülmesi.

Bu konuları, havai fişek gösterilerinin hemen ardından -dostlar hatırlayacaktır- çok konuştuk, tartıştık. Bunlara dair görüşlerimizi yine bu sütunlarda önümüzdeki günlerde ayrıntılarıyla ele alacağız. Fakat ezberbozmak ile konunun ilgisini de kısaca dile getirerek, bu ezber niye bozuldu, ona bakmak istiyoruz.

Yukarıda belirtildiği gibi, AB belgesinde Türkiye`deki azınlıklara kültürel ve siyasi hakları verilir cümlesinin azınlıklara kelimesinden sonra gelen ve görünmez bir parantez içinde Kürtlere ibaresi vardır. Aradan geçen üç-dört yılda bu görünmez parantezin içi doldurulmadı mı? Evet, oradaki görünmeyen kelime artık açıkça yazılmaktadır. Ezberbozan vatandaşa Irak`ın kuzeyindeki Kürtler neden Türkiye`ye bağlanmak istiyorlar, anlatmaya çalışalım.
Hatırlanacağı gibi 22 Temmuz seçimlerine birkaç gün kala Leyla Zana adlı biri Ağrı, Van ve Iğdır`da mensubu olduğu siyasi partinin açık hava toplantısında şöyle demişti: Ey Ankara! Duy sesimizi. 2015 yılına kadar Kürdistan eyaletini kur, yoksa biz kuracağız.
Evet, konu bundan ibarettir. Birileri planı programı yaptı, adım adım uygulanıyor. Bu planı yapan kim derseniz, ABD, AB ülkeleri (İngiltere) ve İsrail`dir. Fakat kesinlikle Türkiye ve Türk milleti değildir. Önümüzdeki günlerde, aylarda ve yıllarda olacakları ezberbozan kişiye kısaca hatırlatalım.
1. 17 Aralık`tan sonra geçen dört yıl içinde Kopenhag kıstasları, AB uyum yasaları, açılan fasıllar derken, bunlara uygun kanuni düzenlemelerle Türk milleti Avrupa`nın sömürgeci ve emperyalist anlayışına fikren uygun hale getirildi, alıştırıldı.
2. Türkiye`de, Zana`nın da buyurduğu gibi (!), ABD-İngiltere-İsrail ve Barzani ittifakının istediği çerçevede Anayasa değişikliği yapılacak. Anayasa değişiklik paketine şu anda ABD`de Kolombiya Üniversitesi`nde son şekli veriliyor, ardından redakte edilecek ve AKP tarafından Meclis`e sunulacak. Bu anayasa ne getiriyor derseniz, temel özelliği, merkezi yönetim ve yerel yönetimler başlıkları altında eyalet sisteminin temellerini atacak idari ve mali yapıyı tesis edecek. Anayasa değişikliği yapıldıktan sonra, AKP Hükümeti, mahalli idareler reformu adı altında ve Anayasa çerçevesinde adı konulmamış eyalet sistemini kuracak. Bununla ilgili birkaç düzenleme daha yaptıktan kısa bir süre sonra Türkiye`yi erken seçime götürecek. Erken seçim ne zaman yapılacak derseniz, onun tarihi de 2010 yılıdır. Bu erken seçim de neden icap etti sorusu akla gelebilir. Sebebi şudur: Anayasa ve bu doğrultuda yasa düzenlemeleri yapıldıktan sonra, bunları süratle hayata geçirebilmek için yenilenmiş bir Meclis`e ihtiyaç duyulur. Elbette siyasi kadrolarının da yenilenmesi gerekir. Çünkü vakit daralıyor, Türkiye 2015`lerin sapağına dönmüş olacaktır.
2010 yılının sonuna doğru yenilenmiş ve kuvvetini tazelemiş AKP siyasi iktidarı, ülkeyi hızla eyalet sistemine taşıyacak. Bu tarihten sonra Irak`ın kuzeyindeki Kürt yönetimi de Türkiye`ye katılacak ve iki ülke arasında bir federasyon kurulacak. Yukarıda dile getirmeye çalıştığımız ezberbozanlar, bu federasyonu da alkışlayacaklar. Önemli bir bölümü de bakın, Gazi Mustafa Kemal Paşa`nın rüyalarını süsleyen Misak-ı Milli gerçekleşiyor, oh ne âlâ Osmanlı`nın Musul vilayeti bize katılıyor diyecekler.
Osmanlı Devleti`nin Musul vilayeti ile Türkiye`de AKP tarafından kurulmuş bulunan Zana`nın eyaleti arasındaki işbirliği alabildiğine gelişecek. Irak`tan koparak Türkiye`ye katılan Kürdistan ile Türkiye`deki Güneydoğu Anadolu`da adını bilemediğim Leyla Zana`nın eyaleti, 2015-2020 yılları arasında ülkede çıkarılacak kargaşanın ardından Ankara`ya dönerek, ey Türkler, görüyorsunuz, bu iki halk bir arada ve birlikte yaşayamıyor. Kusura bakmayın, biz sizden ayrılıyoruz, bağımsızlığımızı ilan ediyoruz diyerek, Türkiye`den kopacaklar.

ABD-İngiltere-İsrail ve Barzani dörtlüsü bir masanın etrafına toplanarak poker oynuyorlar. Bu planı onlar yaptı, bu oyunu onlar kurdu. Onların planı tutar mı tutmaz mı, bunu yalnızca Allah bilir. Fakat bilinen bir gerçek var, Türk milleti sözünü henüz söylemedi. Türk evladı ne yapacak, Türk çocuğu böyle bir kadere rıza gösterecek mi? Türk milleti neye karar verecek, önemli olan budur.

Ezberbozan vatandaşa bu konuyu hatırlatmak istedik ki, Irak`ın kuzeyinde bulunan Kürt aşiretlerinin Türkiye`ye katılmak istediklerine dair haberlerin aslı, esası ve sebebi budur.

Günümüzün modası şudur; gazeteci-yazar-aydın yaftalıların bir bölümü ABD ve Batı emperyalizmine ve sömürgeciliğine karşı çıkıyormuş gibi yaparak, onların propagandasını yapıyorlar. Türk milletini âdeta bir öcü ile korkutmaya çalışıyorlar. Yaftalıların bir bölümü de ABD`ye karşı çıkıyormuş gibi davranarak, Türkiye`deki siyasi iktidarın Batı emperyalizmi karşısında ne kadar dik durduğunu, kendi kararlarını yine kendisinin verdiğini anlatarak, AKP`yi temize çıkarma gayretine giriyorlar. Bunu yaparken de gülünç duruma düşüyorlar. Bir bölümü de açıktan açığa ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün kulu ve kölesi olunması gerektiğini telkin ediyorlar.

Ezberbzan vatandaş, geçtiğimiz aylarda bir kitap yayınlamıştı. Elbette reklam olmasın diye adını vermiyorum. O kitapta da aynı üslupta, yani ABD aleyhtarı olarak konuşmuş. Halen çalıştığı gazete ve bağlı olduğu Fetoş grubunun ABD`ye karşı olmadığını bütün dünya âlem biliyor. Bunlar hem dinler arası diyalogcu hem medeniyetler ittifakçısı ve hem de Büyük Ortadoğu Projesinin savunucularıdır. Kutsal saydıkları kişi olan Fetoş da ABD`nin şefkatine sığınmış durumda. Yazının başında dile getirdiğimiz gibi, bir yandan ABD`ye karşı veya düşman olacaksın bir yandan da şefaatine nail olmak için yine onun kollarına sığınacaksın. Bu nasıl oluyor, anlamak mümkün değildir.

Kamu yayıncılığı yapan televizyonda ezberbozan kişinin çalıştığı gazete, bundan 8-10 yıl önce 25-35 yaşları arasındaki bazı genç elemanlarını Amerika Birleşik Devletlerine göndermişti. İngilizce öğrenmeleri için ABD yollarına düşen bu grubun içinde TV`lerde ezberbozan kişi de vardı. Anlaşılan bu vatandaşın ezberi ABD`de epeyce bozulmuş. Tıpkı bir zamanlar Irak`ın kuzeyinden alınıp Guantanamo ve Atlas okyanusu ile ABD`de bazı merkezlerde sıkı bir eğitimden geçirilip, ezberi bozulmuş halde yeniden Irak`a gönderilenler gibi.

Yukarıdaki konulardan yalnızca Irak`ın kuzeyindeki Kürt aşiretlerinin Türkiye`ye bağlanmak istediklerine dair ezber bozucu konuyu kısaca ele aldık. Öteki konulara da önümüzdeki günlerde yeri geldikçe değineceğiz.

Burada yeri gelmişken bir hatırlatma yapmakta fayda var. Bu satırların yazarı bendeniz garip bir Türk çocuğuyum. Bundan dolayı, ikiyüzlülüğü, karnından konuşmayı ve cıfıt taktiklerini bilemiyorum, zekâm da sınırlıdır. Ağalarım, arkadaşlarım, yetiştiğim çevreler, bunları bilmedikleri için, Allah`a şükürler olsun bize de öğretmediler. Özü sözü doğru, dürüst, sağlam karakterli, beyni ve kalbi ile dili arasında hiçbir virajlı yol bulunmayan, ikisi arasında dümdüz ve kısa bir hat olduğu için, bir Türk evladı olduğumuz için ezberbozanları anlayamıyoruz. Herkes konuşuyor, ancak Türk çocuğu daha sözünü söylemeye başlamadı. Bakalım Mevla ne gösterecek.
Saygılarımla.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.