Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Anayasal Düzen konuları
Üniter ve Laik devlet yapımız sasılıyor mu ? (14)
Yeni Anayasa çalışmalarının hedefi sizce nedir? (21)
Demokratik yapımız demokratik mi? Neler yapılmalıdır? (8)
Anayasa hakkında diğer konular (111)


Anayasal Düzen - Anayasa hakkında diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 19.05.2015 09:56:42

İHANET ANAYASASIYLA HAİNLERE CEZA OLMAZ

İHANET ANAYASASIYLA
HAİNLERE CEZA OLMAZ
İnsanlık tarihinin yüz karası terördür. Ve Türkiyenin yıllarca masum ve suçsuz günahsız insanları gece ve gündüz baskınlarıyla, tam 33 sene boyunca katledildi. Bu katliam çetesinin elebaşısı Ermeni asıllı Agop Artinyan (Abdullah Öcalan) 13- Şubat 1999 tarihinde ayrıntıları hala pek bilinmeyen bir operasyon sonucunda Kenya`da yakalanıp Türk güvenlik görevlilerine teslim edildi. 15 Şubat`ta Türkiye`ye getirilen Artin Agopyan ( Türkiyedeki takma adı- Abdullah Öcalan) İmralı Adası`ndaki cezaevine yerleştirildi. O zamandan bu yana her yıl 15 Şubat tarihinde Kürt hareket ve kuruluşlarının aktivistleri Kürtlerin adlandırdıkları 15 Şubat Uluslararası Komplo`yu protesto ederek kitlesel gösteriler düzenlediler. BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt Rusya`nın Sesi`ne protesto gösterileri ve gizli amaçlarıyla ilgili detayları Türkiye`den sakladıklarının iç yüzünü anlattı: Şimdiye kadar 15 Şubat yürüyüşlerle devam ediyordu. Ama önemli olan halkın meydana gelip kendisini bu sürecin içerisinde görmesidir. Kürtler bu etkinlikte önderliği ve önderliğin özgürlüğünün tartışması, uluslararası komplonun geliştirmek istediği nedenleri tartışma fırsatı buluyorlar. Gençler bu konuları tartışacaklar, kadınlar tartışacaklar. Diyorlardı. Biz; Öcalanın özgürlüğünü istiyoruz. Yani bunu açık ve net söylüyoruz. Öcalan özgürleşmediği müdetçe de bu toplum bu halk bu mücadeleden asla ve asla vaz geçmeyecektir. Diyerek Türkiye Cumhuriyeti devletini ve mevcut iktidarı resmen tehdit etmişti. Öcalan`ın özgürlüğü halkın özgürlüğüdür, halkın özgürlüğü, Öcalan`ın özgürlüğüdür palavralarıyla ülke gündemini derinden düşünülmesi gereken yola sürükledi. Ve.. mevcut iktidar çok çabuk teslim oldu. Çözüm dedikleri çözüm İmralı canisini hürriyet çözümünden başka bir şey değildir.
Türkiye`yi yıllarca yas`a boğmuş, ocaklar söndürmüş Türkiyenin toprak bütünlüğüne göz dikmiş ve yaklaşık 35 bin insanın ölümüne kurşun sıktırmış biri için hürriyet diye bağırdılar. Şu utanmazlığa dikkat edin demokratik bir zeminde Ermeni bebek katili için (Öcalan`ın) bir an önce İmralı`dan özgürleşmesi gerekiyor ve halkıyla birlikte olması gerekiyor diye yaygaralar kopardılar.
Eylemin başlanmasından birkaç gün önce Abdullah Öcalan`ın fotoğrafının bulunduğu ve insanları üç günlük eyleme aktif şekilde katılmaya çağıran afişler Diyarbakır`daki bilboardlara asıldı. Ama bu afişler bilboardlarda sadece bir gün yer aldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından afişlerin kaldırılma kararı alındı. Zübeyde Zümrüt, bu afişlerin yasaya aykırı olmadığını söylüyordu.
YANİ, Türkiye parça parça edilmiş ve şimdi sıra paylaşmaya gelmişti.
Diyarbakır`da Ermeni bebek katili Artin Agopyan`ın (Öcalan)`ın fotografı ve özgürlük şiariyle bildboardlar asıldı. Ve bu yöntem olarak ve format olarak da bir ilkti. Yıllardır kapalı alanlarda paneller yapıldı, söyleşiler yapıldı. Ama önemli olan açık alanda yapılmasıdır. Açık alan açısından bu bir ilkti. ve bildboardlar da bir ilkti. 1978 de Diyarbakırda PKK nın yaptığı ilk kongresinde Türkiyenin parça parça edilerek bağımsız bir Kürdistan kurma hayalleriyle halen dağlarda gezen teröristlerin başı işin idam rötarı yapıldı.
Dönemin başbakaı Bülent Ecevitin isteği ile Mosssad tarafından yakalanmıştı. Apo yargılanıp hüküm giyip,yargıtayda cezası kesinleştikten sonra idam kararı için TBMM`nin onayı gerekmekteydi. Avrupa birliği uyum yasaları çerçevesinde Türkiye`nin gündemini meşgul eden en sıcak konu ise idam mevzusuydu. O günkü atmosferde bunun vebaline girebilecek hiç bir yiğit yoktu meydanda. Ecevit Bahçeli ve Yılmaz koalisyonu ise idamın TBMM`ye gelmemesi hususunda moratoryum (Resmi geciktirme) imzaladılar. Bu da bebek katili Ermeni ö Apo`nun idamının ertelenmesi anlamına gelmekteydi. Bu ülkenin başına tam 40 sene bela olmuş olan S. Demirel idamına karşı çıktı. ( BU BÜYÜK BİR İHANETTİ)
O kararlardan sonra da idamın kaldırılması gündeme geldi. Ve anayasadan İdam kalktı. 7.5 saatlik uzun toplantı yapıldı. Net bir karar çıkmadı ve resmen adeta fikir birliği etmişçesine Ermeni Apo`yu idamdan kurtarma toplantısı bir oyundu. Hepside bir fiyaskoydu. Hedef milleti aldatmaktı. Ve millet halen yıllardır aldatılmaktadır.
Yıl 1999... Türkiye`nin savaş tehdidi sonuç vermiş ve PKK lideri Abdullah Öcalan yıllardan beri ikamet ettiği Suriye`deki Bekaa Vadisi`ni terk etmek zorunda kalmıştı.
Öcalan, İtalya`ya adım atar atmaz Türkiye ile İtalya arasında söz düellosu da başlamıştı... Ancak perde arkasında çok çarpıcı gelişmeler oluyordu. İşte bu gelişmeleri Öcalan`ın yakayı ele verdiği Kenya`nın gizli servisi 11 yıl sonra ilk kez ülkenin prestijli gazetesi The Nation`a anlattı. Adını vermeden gazeteye konuşan yetkilinin iddialarına göre Öcalan`ın yakalanışı Türkiye`nin talebiyle hayata geçen bir MOSSAD operasyonuydu. Kod adı da `Uyanık`tı (Watchful).

Buna göre, Öcalan kendisine sığınacak bir ülke ararken dönemin Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, İsrail`in o dönemdeki başbakanı Benjamin Netanyahu`yu arayarak ``MOSSAD bize Öcalan`ı izlemek ve yakalamakta yardımcı olabilir mi?´´ sorusunu yöneltti. Netanyahu teredüt etmeden olumlu yanıt verdi. Ancak Ecevit`e, ``Bu işin içinde MOSSAD`ın olduğu hiçbir zaman bilinmeyecek. Öcalan yakalandığı zaman bunun sadece Türk güçleri tarafından düzenlenen bir operasyon olduğunu açıklayacaksınız´´ talebini iletti. Ecevit de bunu hemen kabul etti. Netanyahu telefonu kapatır kapatmaz MOSSAD`ın başındaki Efraim Halevy`yi aradı. Operasyon için 6 kişilik bir MOSSAD timi oluşturuldu.
Kadın ajan peşinde

MOSSAD tarafından operasyona ``Uyanık´´ (Watchful) adı verildi. MOSSAD şefi timden sadece Öcalan`ı izlemelerini, kendilerine talimat verilmediği sürece hiçbir şey yapmamalarını istedi. İlk takip Roma`da başladı. 2 teknik takipçi (yahalomin) ve bir kadın ajanın (bat leveyha) da bulunduğu ekip Öcalan`ın kaldığı apartmanın hemen yakınına izleme ve dinleme sistemi kurdu. Vatikan yakınlarındaki bölgede amaç kadın MOSSAD ajanının Öcalan`a yaklaşmasını sağlamaktı, ancak Öcalan İtalya`yı terk edince bu plan suya düştü.

Öcalan İtalya`nın ardından gittiği İspanya, Fas, Tunus, Suriye ve Portekiz`de hep MOSSAD ajanlarının takibindeydi. Tüm sığınma başvuruları reddediliyordu. Sonunda bir Hollandalı istihbaratçı Amsterdam`daki
MOSSAD şefine `` Apo KLM uçağıyla Nairobi`ye gidiyor´´ bilgisini verdi. MOSSAD timi hemen Kenya`ya uçmak için hazırlıklara başladı.

5 Şubat 1999`da ``Tetikte´´ timi Kenya`ya indi. MOSSAD ve Kenya istihbaratı çok iyi ilişkiler içindeydi hatta MOSSAD`ın Kenya`da güvenli evlere sahip olmasına dahi izin veriliyordu. MOSSAD, CIA`nın da yardımıyla Ermeni uşağı (Apo) nun Yunanistan elçiliğinde saklandığını tespit etti ve hemen elçilik dinleme altına alındı. (Apo) Öcalan`ın yaptığı tüm görüşmeler sokağın karşısında kamp kuran MOSSAD ajanları tarafından dinleniyordu.

Ve sonunda Halevy`den beklenen emir geldi: Öcalan`ı ilk fırsatta yakalayın! Bunun yöntemi olarak da Öcalan`ın koruma ekibine sızma gösterildi. Öcalan nasıl olduysa yanında silahlı korumalar ve bir makineli tüfekle Kenya`ya giriş yapmayı başarmıştı. MOSSAD, Öcalan`ın korumalarından birini gözüne kestirdi ve koruma Norfolk Oteli`nde içki içerken muhteşem bir Kürtçe konuşan MOSSAD ajanlarından biri yanına yaklaşarak dostluğunu kazandı. Öcalan`ın başvurularının reddedilmesi nedeniyle çok sinirli olduğunu öğrendi. Güney Afrika`nın da başvurusunu reddetmesinin ardından umutsuzluğa kapıldığını anlattı.
KENYA`DA EN ETKİLİ GAZETE
Haberin yayınlandığı Nation gazetesi Kenya`da 205 bin tirajıyla ülkenin en etkili ve ciddi gazetesi olarak kabul ediliyor. Gazete ayrıca Doğu Afrika`nın en büyük ve bağımsız yayın organı olarak tanınıyor. 1960 yılından bu yana İngilizce olarak yayınlanan gazete en yakın rakibine de 3 kat fark atmış durumda. &8216;Lazaros Mavros` pasaportuyla yakalandı. Türkiye`nin baskıları sonucu Suriye`den çıkmak zorunda kalan Öcalan, önce Rusya`ya, oradan İtalya`ya geçti. İtalyan Hükümeti tarafından da ülkeden çıkarılınca Yunanistan`ın Kenya Büyükelçiliği`nde saklanan Öcalan 16 Şubat 1999 tarihinde Bordo Bereliler tarafından uçakla Kenya`dan Türkiye`ye getirildi. Öcalan`ın üzerinden Lazaros Mavros adına düzenlenmiş bir Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu çıktı.
MOSSAD lideri itiraf etti.
MOSSAD`In o dönemdeki başkanı Efraim Halevy, emekli olmasının ardından yazdığı kitapta Öcalan`ın yakalanmasının bir MOSSAD operasyonu olduğunu ileri sürmüş, ancak Netanyahu`dan aldığı direkt emir nedeniyle tüm MOSSAD ajanlarına yönelik hazırladığı mesajda ``Öcalan`ın yakalanmasıyla teşkilatımızın hiçbir alakası olmamıştır´´ ifadesini kullandığını itiraf etmişti. Bu mesajı yazma kararını Halevy kitabında şöyle anlatıyor: ``Türk basınında çıkan haberlerin asılsız olduğu gerçeğinin hızla değişen durum içerisinde önemsiz olduğunun farkındaydım. Diyordu.
Avrupa`daki Kürtlerin söylenenlerin gerçekten de doğru olduğuna inanmayı sürdürmeleri durumunda Avrupa topraklarında, uğratıldığına inandığı büyük ihanetin intikamını almaya çalışmakla kalmayıp, zor görevlerimizi daha da tehlikeli hale getirecek bir düşmanla karşı karşıya geleceğimizden endişeleniyordum. Bu şartlar altında Kürtler`e, liderlerinin yakalanmasıyla Mossad`ın uzaktan yakından alakası olmadığına dair açık ve net bir sinyal göndermek şart olmuştu.´´ Demekteydi. Yani; Türkiye kendine düşman birini 15 yıldır İmralıda bir villada beslemektedir. Ve halen Türk milletinin rızıklarından kesilerek her ay 15 milyon özel masrafla ter başına krallar gibi İmralı adasında çiftlik ağası gibi gezip tozmakta fakat Türkiye ve katlettikleri insanların ailelerine karşı hapis yattığı yalanı pompalanmaktadır.
Bu ülke, başbakanlarını idam etti. Bu ülke bakanlarını idam etti. Bu ülke vatanı için komünizmle çarpışan genç genç Ülkücülerini idam etti.
FAKAT; 35 bin insanı katleden bir Ermeni bebek katilini idam edemedi. ABD nin yönlendirdiği Güya) Türk Anayasası buna izin vermedi. Yani bir millet aptal sayılarak hukukumuz, adaletimiz başkalarının eliyle yürütüldü. ``BU NASIL BİR TÜRK ADALETİ´´
VATAN HAİNLERİNİ İDAM EDEMEDİ. Şimdide onu millete karşı ada-dan çıkarmanın senaryoları yazıldı. Seçimlerin neticesine göre tahliye oyunlarına zemin arıyorlar. Yani; Türkiye hainlerin kundağı olmaktan hiç kurtulamadı ve kurtarılamayacak. Çünkü bizim siyaset diye bildiğimiz oyunların tümü İHANET OYUNLARIDIR.
Türkiye iç savaşa doğru sürükleniyor.
`` ARTIK UYAN TÜRKİYE ``
18-Mayı-2014
Alanya.




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.