15 Temmuz: Hem bir ihanetin hem de bir zaferin tarihidir
15 Temmuz: Hem bir ihanetin hem de bir zaferin tarihidir
15 Temmuz 2017 Cumartesi
15 Temmuz, Türkiye siyasi tarihi açısından bir milattır...
Çünkü 15 Temmuz, hem ihanet hem de ihanete karşı kazanılmış bir zaferin tarihidir.
250 şehit ve 2200`den fazla gazimiz var.
Acı ve büyük kayıplarımıza rağmen milletçe ihaneti yenmeyi başarmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Bu ihanet darbe kalkışmasından önce bazı denemeler ve prova çalışmaları yapılmıştı.
2007`de e-muhtıra, sonrasında FETÖ`nün bir değişik oyunu sonucu Ergenekon,Balyoz gibi operasyonların peşinden 7 Şubat 2012 MİT ile darbe girişimi provası başarısızlıkla sonuçlandı.
Devamında yeni arayışlar için başka olaylar da tezgâhlandı ve gezi eylemleri için harekete geçildi.
İlk başta üniversite öğrencilerinin küçük bir gösterisi gibi lanse edildi. Ancak ülke dışından çok ciddi anlamda desteklenen ve yönlendirilen işbirlikçi örgütlerin büyük hazırlıklar içinde oldukları sonradan anlaşıldı.
Taksim bir anda cehenneme dönüştürüldü. Yabancı ülkelerin haber ajansları, saatlerce canlı yayın yaparak ülkemize karşı büyük bir karalama kampanyası başlatmışlardı.
Ülke geneline yayılmaya çalışılan ve sokakları savaş alanına çeviren vandalların hedefi, R.Tayyip Erdoğan ve onun hükümetiydi.
Çok şükür başaramadılar ve ülke bir kaos ortamından kurtarıldı.
Bütün bu başarısız kalan eylemlerden sonra son koz olarak taşeron FETÖ devre sokuldu.
HİZMET DEĞİL, İHANET HAREKETİ
40 yıllık din maskesi altında devlet içinde örgütlenen FETÖ yapılanması, zamanla hedefleri uğruna Türkiye dışındaki bazı ülkelerin istihbarat örgütleriyle ilişkiler kurdu.
Vatikan merkezli Hristiyan (misyonerlik) ve Yahudi Lobi kuruluşları ile yakın bağlantılar büyük bir gizlilik içinde sürdürüldü.
O karanlık ve gizli ilişkilerin odağında İslam dinini ifsat etme amaçlı olan &8216;Dinlerarası diyalog` vardı.
FETÖ bu bağlantılar üzerinden dış güçlerden destek alırken, dış güçler de FETÖ üzerinden Türkiye`nin en hassas alanlarına sızıp, gizli hücreler şeklinde örgütlendiler.
Bizden göründü ancak bizden olmadığı o ihanetle ortaya çıkmış olan F. Gülen`in emperyalist devletlerin işbirlikçisi olduğu tescillenmiş oldu.
&8216;Hizmet Hareketi` olarak tanımladığı teşkilatının aslında bir &8216;İhanet Hareketi` olduğu netleşmiş oldu.
Kısacası; dış güçlerin işbirlikçisi olan ve halen ABD`de yaşayan Fetullah Gülen liderliğindeki FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) darbe girişiminin sorumlusudur.
Bu alçakça ihanet kalkışmasına karşı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan`ın çağrısına uyarak direnişi başlatan milletimiz tarihte eşine zor rastlanan büyük bir zaferi başarmıştır.
Diğer bir ifadeyle; Cumhurbaşkanı`nın dik duruşu halkı cesaretlendirdi ve çağrısı kitlesel kabul bulmasıyla FETÖ`nün belini kırdı.
15 Temmuz 2016 tarihindeki o ihanet kalkışması sonrası hem F.Gülen`e hem de FETÖ`ya tepkiler dinmek bilmiyor.
Bu millet bu ihaneti unutmadı.
Kin ve nefret ile o karanlık gecenin acısı yeniden depreşti ve halk yeniden meydanlara indi.
15 Temmuz ihanet kalkışmasının yıl dönümünde ülke genelinde milletimiz tarafından lanetlenmektedir.
MİLLİ BİR RUHLA MEYDANLARDAYIZ
Türkiye`ye karşı devam eden asimetrik savaş maalesef hâlâ devam etmektedir.
Tehlike her zaman var ve şer güçler ile işbirlikçileri hâlâ fırsat kollamaktadırlar.
Farklı oyunlar farklı zamanlarda devreye konmaya hazırlanıyor.
Yıl dönümü münasebetiyle başlayan nöbetlere katılan milyonlardan biri olarak ben de meydanlardayım.
Tavşanlı Belediye Başkanı Mustafa Güler Beyin davetlisi olarak, mitinge katılmak ve 15 Temmuz ihaneti ile ihanete karşı aziz milletimizin zaferini dile getirmek nasip oldu.
Cumhuriyet meydanında toplanan kalabalığa uluslararası şer odaklarının İslam ve Türk devletine yönelik saldırı ve oyunları ile 15 Temmuz ihanetini tekraren hatırlatarak neler yapılması gerektiğini sıralamaya çalıştım.
Ruhları için okunan Kuran-ı Kerim ve yapılan dualarla şehitlerimizi bir kere daha andık.
Bu ihanete taşeronluk yapan FETÖ ve oyu yönlendiren dış güçler ise bir kere daha lanetlendi.
Ülke genelinde devam eden etkinliklerin bir benzeri böylece Tavşanlı ilçemizde gerçekleşmiştir.
Bu ruhun mimarı hiç şüphesiz Cumhurbaşkanımız Erdoğan`dır.
Ancak, Sayın Devlet Bahçeli`nin en zor süreçte siyasi ihtirasları bir kenara iterek önce vatan ve milletim diyerek net bir tavır alması gerçekten takdire şayandır.
Millet olmanın şuuru sayesinde bu ihaneti püskürterek neler kazanıldığını ve gelecek nesiller adına bu direnişin ne anlama geldiği tekrar yıl dönümü vesilesiyle hatırlanmış oldu.
Elinde sopasıyla tankların üzerine yürüyen o anaları ve o anaların doğurduğu yiğit gençleri selamlıyorum.
Onlar, fedakârlık ve cesaretin en güzel örneğini gösterirken o gece korkusundan evlerde saklanan şimdi ise bu ihanete ``kontrollü´´ diyerek masum gösterme gayreti içinde olan siyasileri de kınıyor ve lanetliyorum...
|
