Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10219
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (149) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Adalet konuları
Adalet sistemiz nasıldır? Nasıl olmalıdır? (17)
Adalet ile ilgili diğer konular (54)


Adalet - Adalet ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Nurullah AYDIN - (Ziyaretci) 4.04.2012 11:03:40

GÜCÜN HUKUKU ADALETİ SAĞLAR MI?

Hon.Prof.Dr.Nurullah AYDIN

4 Nisan 2012-ANKARA



GÜCÜN HUKUKU ADALETİ SAĞLAR MI?



Her toplum`da bazıları, dokunulmaz ayrıcalıklara sahiptir.



Gücü elinde tutan devlet, uluslararası sözleşmeler, evrensel değerler diye başkalarına zorlama yapar ama kendi çıkarı olunca hukuku bir tarafa atar. Yakar, yıkar, katliamlar yapar. Bunu kendinde, dünya gücü olma ayrıcalığı olarak görür.



Oysa; İnsanların toplu yaşaması herkesin uyacağı kuralları da beraberinde getirmiştir. Bu kurallar bir arada yaşayan insanların güvence içinde olmasını amaçlamıştır.



Aklıyla algıladığı, beş duyu ile uyguladığı deneyleri ile kuralları zaman içinde geliştirmiştir.

Hakkı belirleyen, koruyan güvence altına alan kurallara herkesin uyması içinde müeyyideler/yaptırımlar koymuşlar ve yine buna da herkesin uymasını istemişlerdir.



Hukuk düzeni; kurallarla şekillendirilen yapıdır.



Kişi, sınıf, zümre egemenliğine karşı, renk, cins, ırk, din farkı olmaksızın herkesin eşit olduğu gerçeğine dayalı düşünce; insanlık tarihi boyunca sürekli istenen temel görüş olmuştur.



Düşünürler, şairler, sanatçılar, aydınlar, hak, eşitlik özgürlük adalet mücadelesini verirken, iktidar gücünü elinde tutan siyasetçiler, askerler, din adamları, servet sahipleri kendilerinde olağanüstü özellik görerek eşitliği kabul etmemişler ayrıcalıklar belirlemişlerdir. Hukuk bunlar için ayrı düzenlenmiştir. Onlar suç işleme özgürlüğüne sahiptir.



İnsanların doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerin korunması ve herkes için eşit olması özlemini imza altına almalarına rağmen yine de gerçekleştirilememiştir.



Doğan bu boşluk her seferinde siyaset kurumlarınca yasal düzenlemeler yapılmak suretiyle doldurulmuş ve yargının yorum alanı daraltılmıştır. Bu yargıya olan güvensizliktir. Yargının hesabını veremediği sınır tanımaz uygulamaları ağır bedeller ödenmesi sonucunu doğurmuş, anayasa ve yasalarda değişimler getirmiştir. Ancak dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıkanlar, bugün siyasetin yargıyı kuşatmasına ses çıkarmıyorlar.



Yapılacak reformların, geçmişten intikam alma aracı olarak kullanılması gibi bir yanlışlığa da düşülmemelidir. Aktörleri değişmiş yeni vesayet odakları oluşmuştur. Hukuk sistemini geliştirirken, yeni mazlum ve mağdur yaratılmaktadır. Farklılıklarla bir arada yaşamanın yolu, başkalarının hak ve özgürlüklerini savunma erdemini göstermeye bağlıdır. Bilinmelidir ki bir mazlumun seher vaktinde döktüğü bir damla gözyaşının tanıdık silahların gücünden daha etkili olduğu görülmüştür.



Yargının topluma sunduğu yegane ürün adalettir. Bu ürünün alternatifi de yoktur. Adalet hizmetlerinin onarıcı niteliği üretim kalitesi ve zamanında dağıtımın varlığı ile güç kazanır. Aksi durum bunalım, kaos ve vicdanları isyana sürüklemekten başka sonuç doğurmaz. İşte hukukun haksızlığı olarak da tanımlanan bu kaotik duruma çözüm bulmak zorundayız. Hâkimin iç dünyasındaki endişe, kaygı, korku, ideolojik baskı, dostluk ve düşmanlık duygularından arındırılması, tarafsızlığının olmazsa olmaz koşuludur. Vicdanlar üzerinde oluşan bu işgaller kalkmadıkça, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu sağlamak mümkün değildir.



Siyaset mi yargıya, yargı mı siyasete karışıyor? Sokaktaki vatandaş ne diyor acaba!



Ahlaksızlık artmış, cinayetler artmış, yoksuzluklar artmış, keyfilikler artmışta artmış. TV ekranlarında pişkinlikle sırıtan yetkilileri halkla alay ederken, adaletten tarafsızlıktan bahsetmek bir anlam ifade eder mi?



Hukuk kurallarının, kanunların istendiği gibi kullanıldığı, makama yetkiye unvana sahip olanlara, yandaş, candaş ve yoldaş olanlara, dini ve etnik kimliğe göre farklı uygulandığı bir ortamda bunlar bir anlam ifade ediyor mu? Temenni de bulunmak ayrı uygulamak ayrıdır.



Dünya`nın en mükemmel kanununu da yapmanız, uygulama olmadıktan sonra bir anlam ifade eder mi?



Suçlular koğuşu haline gelen meclis, suç işleme özgürlüğünü devletten aldıkları maaşla özgürce işleyen milletvekillerinin olduğu ülkede, hukuk mu adalet mi tarafsız kalmak mı, bir anlam ifade ediyor mu?



Anayasa papağanlarının anayasa diye sayıkladığı bugünlerde; yargı, yürütme, siyaset ilişkileri konusunda bu açıklamalar neyin habercisi dersiniz?



Günün Sözü: Ayrıcalıkların olduğu yerde adalet olmaz.





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.